İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | be acquainted with f. | tanımak | ||
We are acquainted with his family. Biz onun ailesini tanırız. More Sentences |
||||
Genel | be acquainted with f. | ile tanışmak | ||
He is acquainted with the mayor. Belediye başkanı ile tanışıklığı var. More Sentences |
||||
Genel | be acquainted with f. | bilmek | ||
He is acquainted with the custom. Bu geleneği biliyordu. More Sentences |
||||
Genel | be acquainted with f. | -e aşina olmak | ||
Genel | be acquainted with f. | aşina olmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | be acquainted with something f. | bilmek |
Genel | be closely acquainted with f. | yakından tanımak |
Genel | be closely acquainted with f. | yakından bilmek |
Idioms | ||
Deyim | be acquainted with (someone) f. | (biriyle) tanışıklığı olmak |
Deyim | be acquainted with (someone) f. | (biriyle) tanışık olmak |
Deyim | be acquainted with (someone) f. | (birine) aşinalığı olmak |
Deyim | be acquainted with (something) f. | (bir şeyi) tanımak/bilmek |
Deyim | be acquainted with (something) f. | (bir şeye) aşina olmak |